Bir gün ben de var olmayan ikizimi bulacağım

7 Kasım 2013 Perşembe

Ve Sonra 2 - O Adam

      Nedendir diye sordum bir gün. Bu içinden çıkamadığın efkarın nedendir. Düşünüyorum dedi. Girdiğim bu yolun sonunda ne var bilmiyorum, ve düşünüyorum. Bu yolun sonunu görmeden, bu yolda kendi sonumu görmekten korkuyorum.Geride bıraktıklarımın gölgelerinin, kendi gölgemi ele geçirmesi üzerime ağır bir yük oluyor.Sona doğru ilerlerken geçtiğim engeller her tarafımı kir, pas, kan içinde bırakıyor; kapanmaz yaralar açıyor ruhumda. Aklımı çelmeye çalışanlar da var. Yolun kenarında sahiplerini göremediğim eller uzanıyor üzerime. Yolumdan alıkoymak için kendilerine doğru çekiyorlar. Gökyüzündeki o güneş var ya. Sadece tenimi yakıyor. Ne yolumu ne de içimi aydınlatmıyor. Çok garip değil mi ! Bu yakıcı güneşte karanlıkta ilerliyorum, dedi.
    
    Peki yolun sonu, dedim. Ne var sonunda, neyi bekliyorsun, ne bulacaksın. Güldü. Bir an dişlerini gördüğümü zannettiysem de yanılmışım. Sadece garip bir tebessümdü o gülüşü. Aradığım her şeyi, dedi sonra. Ya da hiç bir şey. Orada ya ölümü bulacağım ya da yaşamak için bir neden. Belki de ulaşmak için yaptığım her şeyin boşa çıktığını göreceğim ve ya her şeye değecek bir gerçek.
       
            O tebessüm son gülüşüydü. Çünkü bir daha rastlamadım içimde yaşayana.

5 Kasım 2013 Salı

Ve Sonra 1 - Kesik Yaşam Hatları

     Bir geçmişi olduğundan emin olmadan, geriye dönüş için tek taraflı bir bilet vardı elinde.

     Zaten hep tek taraflı bir hayat geçirmişti; tek kişilik yataklarda uyuyup tek taraflı sevmişti. Kendi düşüncelerine saygısızlıkta bulunup onları kızdırmamak için tek yöne bakan çerçeveler oluşturmuştu. Hatta bu yüzden bencil, yobaz, kendini beğenmiş denildiği bile olmuştu. Kimse bilemezdi ki sonuçta paylaşacak bir yatağının olmadığını, kendiyle konuşarak düşüncelerini paylaştığını.

     Yanlış hatırlamıyorsa yine kendiyle koyu bir muhabbete dalmışken gözleri bir başka göz ikilisine takılmıştı.O anda sohbetin derinliğinden olsa gerek pek dikkat etmediği bu çiftin, daha sonraları birbirine ne kadar da çok yakıştığına karar vermişti. Birbiri için yaratılmış, asla ayrılmayacak, mükemmel uyumlu bir çift göz demişti. Hatta biraz da utanarak " Yeni arkadaşlarınızla neden konuşmadınız ki" diye söylenmişti gözlerine okula yeni başlamış suskun çocuğunu azarlayan bir ebeveyn edasıyla.

     Şimdi elinde tuttuğu biletine bakınca, üzerindeki ismin o gözlerin sahibine ait olduğu konusunda hiçbir şüphesi kalmamıştı, artık var olduğunu düşündüğü geçmişine yaptığı yolculukta. Hem artık geçmişi olan birisi olarak hem de artık büyümüş, aklı yerinde, utanma duygusunu aşmış gözlere sahip birisi olarak yapması gereken şeyin kesinliğinden nefes alıp verdiği gerçeği kadar emindi ve her nefeste daha da emin oluyordu. Gidecek, karşısına oturacak ve her şeyi bir bir anlatacaktı. Ne anlatacağını bilmese de elbet anlatacak bir şey bulurdu.

     Ciğerlerine bir kaç derin nefes daha uğurladıktan sonra ayağa kalktı, ölü nefesleri havaya gömdü ve arkasından ağıt tutmaya gerek olmadığını bildiği için sakin bir biçimde ikilinin ve sahibinin karşısına oturdu.Önce bir sessizlik olduğunu zannetti fakat birden sözler yere düşen yağmur damlaları kadar tasasız ve kesin bir şekilde çıkmaya başladı.

    Aradan yarım saat kadar kısa bir süre geçmesine rağmen konuşma gayet iyi ilerliyordu. Aktarmak istediği her şeyi tam yerine gönderdiğinden ve bunların çok sevilen arkadaşların ağırlandığı gibi kabul edildiğinden hiç şüphesi kalmamıştı. Fakat tam o anda kalabalık bir grup inanılmaz bir gürültü çıkararak araya girdi. Gözler konuşmasını yarıda bıraktı ve gürültülü kelimeler ağız denilen asi grubun içinden dökülmeye başladı. 

          Kadın konuştu:
          - Konuşacak mısın?
     
         Adam konuştu:
      - Zaten konuşuyorduk.

         Kızgın grup sakinleşti ve gülümsediler. El sıkışıp, öpüştüler. 

    Gözler bir süre daha konuşmaya devam etti.